O gün, bugündür, websiteleri, reklamlar için ucuz ve efektif bir
kanal oldu birçok reklamveren için. Websiteleri, efektif bir kanaldı
çünkü yazılı basın ve TV reklamlarından farklı olan bir kısmı vardı:
aktivite-tabanlı ölçülebilirlik. Geleneksel basında, reklamverenler,
reklamın efektifliğini, gösterim rakamına bağlıyordu, yani kaç kişi
reklam verilen dergiyi okudu? ya da TV programını seyretti? sorularının
cevapları ile ölçüm yapılıyordu. Fakat web içinde, ölçülebilirlik,
yalnızca gösterimle ilgili değil, bu reklamı gören kişinin, o reklam
ile gerçekten ilgilenip, reklama tıklaması ile de ilgili. Yani web
reklamları kolayca ölçülebiliyor.
1994'den bu yana birçok şey değişti. Website sayısı değişti (şu an 100
milyon websitesi var dünyada); websitelerini ziyaret edenlerin sayısı
değişti (1 milyar kişi İnternet kullanıyor) ve en önemlisi bugün
ABD'deki bütün reklamların yüzde 8'i İnternet üzerinden yapılıyor ve bu
rakamın dolar olarak karşılığı 20 milyar dolar.
Fakat bir şey daha değişti bütün bunlar olurken… Reklamverenler, web
içinde neyin önemli olduğunu unuttu. Bir anda kocaman reklam afişleri
web sayfalarını süsler oldu… zıplayan hoplayan küçücük reklam
pencereleri ile doldu masaüstlerimiz. Eğer reklam yayıncıları, aynı
davranışı, televizyon ve yazılı basın içinde gerçekleştirselerdi acaba
nasıl bir tepki alırlardı çok merak ediyorum? Fakat beklenen tepki
başka türlü geldi web içinde. Web kullanıcılarında teknolojik bir
hastalık başladı: reklam körlüğü. Bu, web içinde neyin önemli olduğunu
unutan reklamverenlere bir tepkiydi neredeyse.
Webin özü tekst, yazı, içerik. Bizler anlatmak istediklerimizi,
kullanıcıların bulmak istediklerini "yazı" ile sunuyoruz. Web, yazılı
medya. Zaten o meşhur "intro'yu geç" linkleri kanıtlamadı bunu birçok
kişiye? İçerik halen kral. Kral olan başka bir şey daha var, o da
"bağlam" (context). Bu nedenle, websitelerinin çalışıma şeklini
anlayan; kullanıcıların içinde bulunduğu durumu anlayan ve bu durumu
hedefleyen reklamlar başarılı bir şekilde, -o hepimizi sinir eden, bir
zamanlar her sitede gördüğümüz "hedeflenmemiş" reklamların yerini
almaya devam edecek. Bu site de dahil olmak üzere.
Gerçeği söylemek gerekirse, Google reklamları konusunda çok bilgili
değildim ama bu konuda çok bilgili ve geçimini Google reklamlarından
sağlayan ve hayatı, Google reklamları, bu reklamları güçlendirmek ve
daha da verimli yapmak ile geçen (bir sitesi bile yok bu kişinin),
arkadaşım Jason'dan yardım aldım. İşte Jason'ın benim ile paylaştığı ve
benim de sizlerle paylaşmak istediğim birkaç Google reklamı tavsiyesi:
Google reklamlarını hazırlarken, reklamlar içindeki renklerin,
sitenizin renk paleti ile birebir uyumlu olmasına dikkat edin.
Özellikle arkaplan ve link renkleri.
Google reklamlarını sitenizin içine direk olarak harmanlayın.
Reklamları içeriğin dışarısına taşımak ya da farklı görünmesi yerine,
reklamları, içeriğin içine gömün.
Sitenize gelen kullanıcıların bir çoğu, sitenizi, onların akıllarında
oluşan bir "hedef" ile arama sonuçları sayesinde buluyor. Sunduğunuz
içerik onların hedeflerini karşılamıyorsa, karşılayan başka bir siteye
gideceklerdir. Bu nedenle, sitenizde sizin içeriğin vermediği fakat
kullanıcının hedefini karşılama ihtimali yüksek diğer sitelerden oluşan
"bağlantı birimleri" kullanın.
Google reklamlarını, sitenizin en üst kısmına ya da sağ sütuna
koymayın. Birçok kullanıcı, sitenize bir hedef ile geliyor ve bu
hedefi, onlara sunduğunuz içerikte arıyor. Bu nedenle kullanıcılar,
çoğu zaman sitenizin üst ve sağ kısmını neredeyse tamamen görmezlikten
geliyor.
Eski ve geleneksel web reklamlarına birçok kullanıcı alıştı ve bunları
görmezden gelme konusunda uzmanlaştı. Web, yazılı medya. Onlara tekst
içeren reklamlar verin. Banner, resimli afiş türü reklamlardan
uzaklaşın.
"Hedef reklam, hedef reklam, hedef reklam"… Sitenize kimler geliyor?
Hedef kitleniz, okurlarınız ne ile ilgileniyor? Acaba sitenize, yeni
çıkan PlayStation oyunu hakkında bilgi almak isteyen 15 yaşındaki bir
okur "ev sobaları" reklamı ile ilgilenir mi? Elinizden geldiğince
sitenizde çıkan reklamları gözden geçirip, hedef kitlenize uymadığını
düşündüğünüz reklamları, Google reklamların "Rekabetçi Reklam Filtresi"
yoluyla filtreleyin.
Google reklamın size verdiği Kanallar aracını ve MyBlogLog sitesini ya
da diğer istatistik sitelerini kullanarak, sitenize koyduğunuz hangi
reklamın, ne kadar başarılı olduğunu takip edin, ölçün.
Değişiklik yapmaktan çekinmeyin! Yukarıdaki araçlardan aldığınız
sonuçların yardımıyla, sitenizde değişiklik yaparak, sitenizde yer alan
reklamların başarısını test edin, yeniden değiştirip, yeniden test edin.
Sitenizin ana amacı reklam geliri sağlamak değil, kullanıcıların geliş
amaçlarına ve geliş hedeflerine yardımcı olmak olmalı. Sitenizi, reklam
sirkine döndürmeyin! Reklamlarınızı gözlemleyin, test edin ama ana
isiniz olan kullanıcı memnuniyetini ana hedef olmaktan çıkarmayın.
Dünyadaki en başarılı ilk 5 şirketten biri olan Google'u ve çoğu
doktora ve mastır derecesine sahip olan çalışanlarını aptal yerine
koymayın! Yani hile yapmayın!
Peki bütün bunları uygularsanız ne kadar kazanacaksınız? Eğer Google
reklamlarını sitenizde uyguluyorsanız, Google reklamları içindeki
bilgileri harika blog Modern life is rubbish'in yazarı Stuart Brown'ın
oluşturduğu, aşağıdaki forma girerek, bir yılda kazanacağınız parayı
hesaplayabilirsiniz.
Kullanım şekli: Google reklam raporlarında, averaj bir günü bulun ve
aşağıdaki form içinde sayfa gösterimleri, tıklamalar, sayfa TO (tıklama
oranı) ve sayfa eCPM değerlerini değiştirin.
kanal oldu birçok reklamveren için. Websiteleri, efektif bir kanaldı
çünkü yazılı basın ve TV reklamlarından farklı olan bir kısmı vardı:
aktivite-tabanlı ölçülebilirlik. Geleneksel basında, reklamverenler,
reklamın efektifliğini, gösterim rakamına bağlıyordu, yani kaç kişi
reklam verilen dergiyi okudu? ya da TV programını seyretti? sorularının
cevapları ile ölçüm yapılıyordu. Fakat web içinde, ölçülebilirlik,
yalnızca gösterimle ilgili değil, bu reklamı gören kişinin, o reklam
ile gerçekten ilgilenip, reklama tıklaması ile de ilgili. Yani web
reklamları kolayca ölçülebiliyor.
1994'den bu yana birçok şey değişti. Website sayısı değişti (şu an 100
milyon websitesi var dünyada); websitelerini ziyaret edenlerin sayısı
değişti (1 milyar kişi İnternet kullanıyor) ve en önemlisi bugün
ABD'deki bütün reklamların yüzde 8'i İnternet üzerinden yapılıyor ve bu
rakamın dolar olarak karşılığı 20 milyar dolar.
Fakat bir şey daha değişti bütün bunlar olurken… Reklamverenler, web
içinde neyin önemli olduğunu unuttu. Bir anda kocaman reklam afişleri
web sayfalarını süsler oldu… zıplayan hoplayan küçücük reklam
pencereleri ile doldu masaüstlerimiz. Eğer reklam yayıncıları, aynı
davranışı, televizyon ve yazılı basın içinde gerçekleştirselerdi acaba
nasıl bir tepki alırlardı çok merak ediyorum? Fakat beklenen tepki
başka türlü geldi web içinde. Web kullanıcılarında teknolojik bir
hastalık başladı: reklam körlüğü. Bu, web içinde neyin önemli olduğunu
unutan reklamverenlere bir tepkiydi neredeyse.
Webin özü tekst, yazı, içerik. Bizler anlatmak istediklerimizi,
kullanıcıların bulmak istediklerini "yazı" ile sunuyoruz. Web, yazılı
medya. Zaten o meşhur "intro'yu geç" linkleri kanıtlamadı bunu birçok
kişiye? İçerik halen kral. Kral olan başka bir şey daha var, o da
"bağlam" (context). Bu nedenle, websitelerinin çalışıma şeklini
anlayan; kullanıcıların içinde bulunduğu durumu anlayan ve bu durumu
hedefleyen reklamlar başarılı bir şekilde, -o hepimizi sinir eden, bir
zamanlar her sitede gördüğümüz "hedeflenmemiş" reklamların yerini
almaya devam edecek. Bu site de dahil olmak üzere.
Gerçeği söylemek gerekirse, Google reklamları konusunda çok bilgili
değildim ama bu konuda çok bilgili ve geçimini Google reklamlarından
sağlayan ve hayatı, Google reklamları, bu reklamları güçlendirmek ve
daha da verimli yapmak ile geçen (bir sitesi bile yok bu kişinin),
arkadaşım Jason'dan yardım aldım. İşte Jason'ın benim ile paylaştığı ve
benim de sizlerle paylaşmak istediğim birkaç Google reklamı tavsiyesi:
Google reklamlarını hazırlarken, reklamlar içindeki renklerin,
sitenizin renk paleti ile birebir uyumlu olmasına dikkat edin.
Özellikle arkaplan ve link renkleri.
Google reklamlarını sitenizin içine direk olarak harmanlayın.
Reklamları içeriğin dışarısına taşımak ya da farklı görünmesi yerine,
reklamları, içeriğin içine gömün.
Sitenize gelen kullanıcıların bir çoğu, sitenizi, onların akıllarında
oluşan bir "hedef" ile arama sonuçları sayesinde buluyor. Sunduğunuz
içerik onların hedeflerini karşılamıyorsa, karşılayan başka bir siteye
gideceklerdir. Bu nedenle, sitenizde sizin içeriğin vermediği fakat
kullanıcının hedefini karşılama ihtimali yüksek diğer sitelerden oluşan
"bağlantı birimleri" kullanın.
Google reklamlarını, sitenizin en üst kısmına ya da sağ sütuna
koymayın. Birçok kullanıcı, sitenize bir hedef ile geliyor ve bu
hedefi, onlara sunduğunuz içerikte arıyor. Bu nedenle kullanıcılar,
çoğu zaman sitenizin üst ve sağ kısmını neredeyse tamamen görmezlikten
geliyor.
Eski ve geleneksel web reklamlarına birçok kullanıcı alıştı ve bunları
görmezden gelme konusunda uzmanlaştı. Web, yazılı medya. Onlara tekst
içeren reklamlar verin. Banner, resimli afiş türü reklamlardan
uzaklaşın.
"Hedef reklam, hedef reklam, hedef reklam"… Sitenize kimler geliyor?
Hedef kitleniz, okurlarınız ne ile ilgileniyor? Acaba sitenize, yeni
çıkan PlayStation oyunu hakkında bilgi almak isteyen 15 yaşındaki bir
okur "ev sobaları" reklamı ile ilgilenir mi? Elinizden geldiğince
sitenizde çıkan reklamları gözden geçirip, hedef kitlenize uymadığını
düşündüğünüz reklamları, Google reklamların "Rekabetçi Reklam Filtresi"
yoluyla filtreleyin.
Google reklamın size verdiği Kanallar aracını ve MyBlogLog sitesini ya
da diğer istatistik sitelerini kullanarak, sitenize koyduğunuz hangi
reklamın, ne kadar başarılı olduğunu takip edin, ölçün.
Değişiklik yapmaktan çekinmeyin! Yukarıdaki araçlardan aldığınız
sonuçların yardımıyla, sitenizde değişiklik yaparak, sitenizde yer alan
reklamların başarısını test edin, yeniden değiştirip, yeniden test edin.
Sitenizin ana amacı reklam geliri sağlamak değil, kullanıcıların geliş
amaçlarına ve geliş hedeflerine yardımcı olmak olmalı. Sitenizi, reklam
sirkine döndürmeyin! Reklamlarınızı gözlemleyin, test edin ama ana
isiniz olan kullanıcı memnuniyetini ana hedef olmaktan çıkarmayın.
Dünyadaki en başarılı ilk 5 şirketten biri olan Google'u ve çoğu
doktora ve mastır derecesine sahip olan çalışanlarını aptal yerine
koymayın! Yani hile yapmayın!
Peki bütün bunları uygularsanız ne kadar kazanacaksınız? Eğer Google
reklamlarını sitenizde uyguluyorsanız, Google reklamları içindeki
bilgileri harika blog Modern life is rubbish'in yazarı Stuart Brown'ın
oluşturduğu, aşağıdaki forma girerek, bir yılda kazanacağınız parayı
hesaplayabilirsiniz.
Kullanım şekli: Google reklam raporlarında, averaj bir günü bulun ve
aşağıdaki form içinde sayfa gösterimleri, tıklamalar, sayfa TO (tıklama
oranı) ve sayfa eCPM değerlerini değiştirin.